20 Ağustos 2013 Salı

Mustafa Balbay'la Silivri'de

FUTBOL DİKTATÖRLERİN AFYONUDUR
BİZDE UYARICI OLDU


Silivri Cezaevi'nin açık görüş salonunda Mustafa Balbay'ı bekliyoruz, gözümüz yine salonun dibinde birkaç basamak aşağıdaki demir kapıda. Mustafa göründü kapıda, uzun kucaklaşmalar ve hal hatır sormalar, değişmiş mi diye bakıyorum. Kararlara tepkisini yüzünden, tavrından anlamaya çalışıyorum ama çok rahat görünüyor Mustafa; "Kararlar konusunda bir sürpriz yok, ceza verecekleri belliydi, kime ne verecekler onu bekliyorduk" diyor.

Zaten Silivrİ'de kimse bu verilen cezaları yatacaklarına inanmıyor. Mustafa Balbay'ın en önemli sorunu Ankara'ya sevkini sağlamak, ailesine yakın olmak;
"Ankara'ya gitmek istiyorum, hemen hallederiz diyorlar. Sincan benim için daha uygun, aile orada, TBMM orada."


Mustafa Balbay'ın mesajı...


MAÇIN İKİNCİ YARISI BAŞLIYOR

Kararlardan sonraki süreci bir futbol maçına benzetiyor Mustafa, "İkinci yarıya başlıyoruz" diyor ve sürdürüyorr;
"Verilen kararlar maçın sonucu değil, daha maçın ikinci devresi var. Dileğim oyunun centilmence olması. İyi bir hakemlik bekliyorum maçın ikinci devresinde.
Başbakan'ın danışmanı Yalçın Akdoğan hesaplaşma diyor. Hesaplaşmanın sözlükteki karşılığı yenişme olarak yazılı, oysa hukuk bir yenişme alanı değildir. Biz her zaman hukuk zemininde kalacağız."

Maç uzatmaya gider mi diye soruyorum, "Uzatmaya gidebilir ama penaltılara kalmaz" diye cevaplıyor.


FUTBOL UYARICI OLDU

Çaylar tazeleniyor, Mustafa'nın kararlar açıklandıktan sonra duruşma salonunda söylediği "Sıcak bir sonbahar yaşanacak" sözüne geliyor:
"Sıcak sonbahar dedik, hemen farklı anlamlar yüklediler. Hukuk arayışı olacak bizim mücadelemiz. Sonbaharda insanların beklentisi ve olaylara ilgisi artacak. 
Diktatörlüklerde futbol afyondur, bizde uyarıcı oldu. Biz başka ülkelere benzemiyoruz, çarşı grubumuz var. Karşı devrim varsa, karşısında çarşı devrim var. Hani dalganın geldiğini görürsünüz, kaçacak zaman yoktur dalga gelir üzerinize ve çarpar, öyle bir hal var."


İNFAZA GİDER GİBİ

"Dört kat kuşatmayla aldılar hücrelerimizden, her tutukluya bir jandarma düşüyordu" diye anlatıyor salona getirilişlerini;
"Sanki infaza götürüyorlar, 10 demir kapı geçtik. Hücreden salona gelişimiz dört saat sürdü. Bizden değil kendilerinden korkuyorlar, ne yaptıklarının farkındalar."


OSMANIMI BIRAKAN HUKUK BİZİ BIRAKMAZ

Kararları hukuki bir zemine oturtamıyorlar haklı olarak, tepkililer;
"Kararlarda ne mantık, ne matematik, ne kimya hiç bir şey yok. Osmanım'ı serbest bırakan bu hukuk anlayışı bizi bırakmaz.
Adnan Türkkan, Merdan Yanardağ duruşlarını değiştirmedikleri için tutuklandılar, her duruşa bir vuruş sanki."

BİR İNFAZ YARATILDI

"Danıştay Cinayetinin duruşma salonunda tekrar işlendiğini düşünüyorum. 
Ben Cumhuriyet'i bombalayanlarla yargılanmışsam, ve ben 34 Yıl alıp kalırken, o çıkmışsa, buradan karar çıkarmaları mümkün değildir. Karar diye yorumlayamıyorum, bir infaz yaratıldı.
Hani kral bu adamı tutuklayın, yargılayıp yargılamayacağımıza sonra karar verelim der ya öyle bir durum."

Neresinden baksanız garipliklerle dolu bir yargılama ve bunun da ötesinde insanların aklını zorlayan kararlar. Mustafa kararları değerlendirmeyi sürdürüyor:

"Yalçın Hoca örgütün lideri ama örgütün faaliyetlerine katılmamış. İlker Paşa örgüt lideri değil ama Tuncay örgüt lideri. Aynı düşünen üç adam yok bu davada." 


MAÇI TATİL EDEBİLİRLER

Tuhaflıkları sıralarken bir öngörüsünü de paylaşıyor Mustafa:
"Öcalan'ın karşılığı Başbuğ. Maçı tatil de edebilirler, ipler sadece iktidarın elinde değil, toplum oyuna katıldı. AB ve ABD ılımlı islam=demokrasi olmadığın gördü, AKP bunu farketmedi."



MATRUŞKA GİBİ CEZA

"Muhalefetin iyisi  olmaz, iktidar adayı olmak gerekir. Benim hayalim 1989 yerel seçimleri" diye siyasete geçerken, konu tekrar 34 Yıl 8 Aylık cezaya geliyor:.

"Bana yönelik dört suç sanki matruşka gibi;
Yazdığın haber darbe girişimi 16 Yıl, 
Haberlerler için belge kullandın 9 Yıl,
Kişiler ait verileri kullandın 7 Yıl, 
Bilgisayarında açıklanması yasak bilgiler bulunmuş 2 Yıl 8 Ay
Toplam 34 Yıl 8 Ay"

Meslektaşlarımı uyarıyorum bir haberiniz 34 Yıla malolabilir. Bu karardan sonra mümkün. Buna mesleki olarak bakmalarını öneriyorum, bir kitabın her sayfasına ayrı ayrı ceza vermek gibi bir şey. Arttırmak için özel çaba harcamışlar, bu mesleğe yönelik bir karar."



OYUNU SAHNELENİYOR

İnsanın içi çok kalabalık, tüm hayatımı yeniden yaşadım. Pencereye bir serçe konuyor onunla oluyorum bir süre, rüzgarın sesini duyuyor nasıl estiğini hayal ediyorum, iyot kokusu alıyor denizi hissediyorum.

Yazdığı kitapları tekrar gözden geçirmiş, üzerinde tekrar düşünmüş Mustafa Balbay;
"Müzeler değildir önemli olan; depolardır. Hermes heykelinin peşinde içimde kazılar yaptım, bu kazılar sırasında çıkanları bir depoda topladım. Sonra gördüm ki depoda Hermes heykelinden bile değerli pek çok eser birikmiş."

La Fonteine'i de yeniden sorguladın mı diye sordum Mustafa'ya, "Elbette sorguladım ve Ezop'a haksızlık ettiğim düşündüm, çünkü çoğu zaten Ezop'ta varmış" dedi.

Rutkay Aziz'in, Yargıtatör Kitabını oyunlaştırarak sahneye koyacağını söylerken heyecanlıydı Mustafa, Her yıl bir oyun yazacağını söyledi. 

 



1 yorum: